Çocuğun Psikososyal Gelişimini Destekleme Programı (ÇPGD)
17 Mayıs 2019

                                                                                     Çocuğun Psikososyal Gelişimini Destekleme (ÇPGD) Programı'nın Amacı

        İnsanın yaşam boyu bedensel, ruhsal ve sosyal sağlığı, beyninin gelişimiyle yakından ilişkilidir. Beyin gelişimi büyük oranda yaşamın ilk yıllarında, özellikle de anne karnında ve doğumdan sonraki ilk beş yılda oluşur. İnsanın yaşam boyu kullanacağı becerileri, öğrenme kapasitesi, çevreyle ilişki yetenekleri ve kişiliği de beyin gelişimi ile birlikte büyük ölçüde bu yıllarda gelişir. Beynin hızla geliştiği gebelik ve 0–6 yaş döneminde ülkemizde anne ve çocukla düzenli ilişkisi olan tek yaygın yapılanma, birinci basamak sağlık hizmetleri yapılanmasıdır. Birinci basamak çalışmalarında gebe ve çocuklara yönelik koruyucu hizmetlerin en önemli unsuru düzenli gebe-çocuk izlemleridir.

        Çocuğun Psikososyal Gelişimini Destekleme (ÇPGD) Programı, çocuğun psikososyal gelişimini destekleme yöntemlerini birinci basamak sağlık hizmetleri içine entegre ederek, gelişimin en hızlı olduğu gebelik ve 0-6 yaş döneminde çocuğun gelişimini desteklemeyi, gelişimi etkileyebilecek risk etmenlerini erken belirleyip, erken müdahale etmeyi amaçlamaktadır.

         Programın aktif olarak yürütülmesi için Birimimiz tarafından birinci basamak sağlık çalışanlarına yönelik eğitimler tekrarlanmakta, belirli aralıklarla süpervizyon çalışmaları yapılmaktadır. 

0-6 Yaş Arasındaki Çocuklarda Psikososyal Gelişim

          “Çocuğun ilk 6 yılı” bireyin gelişiminin temel taşlarını oluşturması, temel bilgi ve becerilerin bu erken gelişim yıllarında kazanılması nedeniyle büyük önem taşır. Bireyin gelişiminde hem sosyal çevrenin hem de biyolojik temelli doğuştan getirilen bazı özelliklerin rolü vardır.

            0-6 yaş arası, çocuk gelişiminin hızla yönlendiği yıllar olup bu dönem insan sağlığı açısından en kritik dönemdir. Bu erken gelişim yıllarında; beden gelişimi, psikososyal gelişim ve kişilik yapısının temelleri atılır. Bu yıllarda olumlu psikososyal gelişim için uygun biyolojik koşulların yanında çocuğa özgün, ona yanıt veren şefkatli, duyarlı bakım ve ilişkiler; ayrıca gelişimin tüm alanlarını destekleyen uygun uyaranlar ile sağlanır.

            Araştırmalar, çocukluk yıllarında kazanılan davranışların yetişkinlikte, bireyin kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını büyük ölçüde biçimlendirdiğini ortaya koymaktadır.

         Bu bilgiler ışığında çocuğun olumlu psikososyal gelişimi için anne-babaya düşen ilk görev, “çocuğu kendine özgü dünyası olan (bağımsız) bir varlık olarak kabul edebilmek” tir. Bebeklik yıllarından başlayarak bireyin desteklenmeye, ön koşulsuz kabul ve ilgi görmeye, kişiliğine saygı gösterilmesine, paylaşmayı öğrenmeye ve bilgiyi özümsemeye ihtiyacı vardır.

           Bütün bunları gerçekleştirmek için anne baba çocuğu tanımak, yeteneklerini sınamak ve geliştirmek üzere uygun faaliyetler oluşturmalıdır. 3-6 yaş arasındaki dönemde çocuk kendisinin ve aile üyelerinin rollerini daha açık bir şekilde kavramaya başlar. Bu dönemde kız çocuğu anneyi erkek çocuğun ise babayı rol model almaya başladığı dönem olduğundan ona katılmak, onun önünde ve onunla birlikte bazı faaliyetleri yaparak örnek olmak en sağlıklı yöntemdir.

          Çocuğun psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen en önemli faktörlerin başında ise çocuğu bağımsız bir birey olarak görmeme, ailesinden ve çevresinden sürekli negatif geri bildirim almasıdır. Ebeveynler tarafından bu davranışların süreklilik göstermesi durumunda çocuğun utangaç ve çekingen davranabilmesine yol açar. Burada ebeveynlere düşen görev ise çocuğunu olabildiğince çok sosyal ortamlara girmesini sağlamak ve çocuğun olumlu sosyal davranışlarını pekiştirmektir. Ancak çocuğun utangaç durduğu ve uyum sağlamakta güçlük yaşadığı bir ortama girmesi konusunda çocuk zorlanmamalıdır. Çocuk tüm yönleriyle tanınmaya çalışılıp bulunduğu yaş dönemi ve gelişim özelliklerine uygun sosyal ortam seçilmeye özen gösterilmelidir.

         Sonuç olarak çocuğu yetiştirip topluma kazandırmak ebeveynlerin görevi olduğundan anne-babanın davranışları tutarlı ve etkili olmalıdır. Ancak etkili anne-baba olmak; sevgi göstermek kadar bilgili olmayı, emek ve zaman harcamayı da gerektirir. Sağlıklı çocukların sağlıklı toplumları oluşturduğu unutulmamalıdır.